İstikamet için, “her türlü aşırılıktan uzak olan orta yol”, “dosdoğru yol”, “pürüzsüz yol”, “adalet” gibi tarifler getirilmiş.
“Göklerde ve yerde olan her şeyin kendisine ait olduğu Allah’ın yolu” (Şura, 42/53) ve
“Peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin yolu” (Nisa, 4/69)
olarak izah eder.
Mümin, namazlarının bütün rekâtlarında Fatiha Sûresi'ni okur ve Allah’tan sırat-ı müstakime hidayet talebinde bulunur. Biz Rabbimizden sırat-ı müstakime hidayetimizi dilemekle, bu dünyada ömrümüzü istikamet çizgisinde geçirmeyi, yâni kıldan ince, kılıçtan keskin olan sırat köprüsünü bu dünyada geçmeyi istemiş oluyoruz.
Gerçekten de bu dünyada bütün işlerimizi, sözlerimizi, hallerimizi istikamet çizgisinde tutabilmemiz oldukça zor. İşte burada Allah dostlarından Esseyyid Abdulkadir Geylani hazretleri ve diğer pir efendilerimiz nazarlarına talibiz. Yoksa ahirette sıratı geçmemiz çok zor olacaktır.
Bir insanın sırat-ı müstakîme dâhil olabilmesi için bir yol üstadına, bir gönül erinin teftiş ve nezaretine muhtaç olduğu gerçeğini Hz. Mevlana eserlerinde sıkça vurgular:
“Piri bul ki bu yolculuk, Pirsiz pek tehlikeli, pek korkuludur, âfetlerle doludur. Kendine gel! Hiç görmediğin o yolda yalnız gitme, sakın yol göstericiden baş çevirme! Pir, yaz mevsimidir; halk ise güz ayı. Halk, geceye benzer, pir aya.”
“Kılavuzsuz yola gidene iki günlük yol, yüz yıllık yol olur. Ustaya müracaat etmeksizin bir sanat tutan kişi şehre de alay mevzuu olur, köye de!”
Muhyiddin İbnü’l-Arabî Hazretleri bir mürşide tâbi olmanın gerekliliğini şöyle ifade buyuruyor:
“Sırat-ı müstakîm bir kıldan ince, kılıçtan keskindir. Allah’ın özel muhafazası altında olanlar hariç kimse ona temessük edemez. (Böyle insanların) nurlarına ve esrarına varmak istiyorsan, onların ayak izinden git.”
"Ey kalbleri çekip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl."
(Tirmizî, Deavât, 85)
Sırat, cehennem üzerinde kurulmuş. Bizim bütün işlerimizin de önü cennet, ardı cehennem gibidir. Hangi işimizi Allah’ın rıza çizgisinden saparak işlesek, günaha girmiş, isyana düşmüş oluruz. Bunlar ise dünyada cehennem habercileridir.
Esseyyid Abdulkadir Geylani ks:
"Sen kalpten Allah'a bir adım at, O sana adımlar atar. O, kendisini sevenlere kavuşmaya, onlardan daha isteklidir."
Resûlullah'ın (ص) sünnetine tâbi olarak istikamet yolunda yürüyünüz. «Sizden öncekilere genişlik kılan size de genişlik kılar.» Fethu'r-RabbânîDünyada ve ahirette mesut olmanın yolu da istikametten geçer. Bedenimiz bütün organlarıyla, kalbimiz bütün his dünyasıyla hep istikamet üzere bulunmadıkça saadete ermemiz mümkün olmaz..
İstikametin bir tanımı da ahlâkın bütün şubelerinde aşırılıklarından uzak olan orta yolu tutmak.
Sahavet, yâni cömertlik güzel ahlâkın bir şubesi. Ne savurgan ne de cimri olmayan insan bu ahlâka sahip demektir. Adalet bir başka güzel ahlâk. İnsan ne başkasına zulmedecek, ne de hakkını korumaktan âciz kalarak muhatabının zâlim olmasına sebep olacaktır.
Güzel ahlâkın başta gelen bir şubesi de tevekkül. Sebeplere teşebbüs eden ve neticeye razı olan insan, tevekkülün sırrına ermiştir ve istikamet üzeredir.
Bir mü’min, “Bizi istikamet yoluna hidayet buyur.” diye dua etmekle, Rabbinden istikameti bütün yönleriyle yaşama talebinde bulunmuş olur. Ve bu duasına bütün mü’minleri de dahil eder...
0 Yorumlar