Son yayınlar

6/recent/ticker-posts

Mubarek Geceler ve Kandiller Kur'an da Yok diyenlere cevap

 İslam'da Dini ve Şer'i Hükümlerin Kaynakları


İslâm'ın ortaya koyduğu bütün dinî ve şer'î hükümler, kitap ve sünnetten alınmıştır. Bu kaynaklardan başka hiçbir esastan ve kanundan, İslâmî bir hüküm alınmış değildir.

Bu iki temel kaynaktan ayrı, Kıyâs ve İcmâ' adında, iki şer'î delil daha vardır ki, bunlar asıl itibariyle müstakil kaynaklar değildir. Kitab ve Sünnete râcidirler. Şu halde İslâmî hükümlerin hepsi, Kitab ve Sünnetten çıkmıştır

Kitab: Kitabdan maksad, Kur'an-ı Kerîm'dir.

Sünnet: Peygamberimizin söylediği sözlere ve yaptığı işlere Sünnet denir. Bu da üç kısma ayrılır:

a. Kavlî sünnet,

b. Fi'lî sünnet,

c. Takrirî sünnet...

Peygamberimizin sözlerine Kavlî Sünnet; işlerine Fi'lî Sünnet; Sahâbelerden birinin söylediği bir sözden, yahut işlediğini gördüğü bir işten, onu men'etmeyip susmalarına da Takrirî Sünnet denir.

Bunların hepsine birden Hadîs denebilirse de, bu tâbir, bilhâssa, Peygamberimizin sözleri (Kavlî Sünnet) için kullanılır.

Peygamberimizin sünneti, şer'î delil olan Kur'an'dan sonra mühim bir asıldır. Sünnet, Kur'an'daki dinî hükümlere bir açıklık ve tefsir getirdiği gibi, Kur'an'da olmayan yeni hükümler de koymuştur.

Kıyâs: Kur'an ve Sünnet'e istinad eden şer'î ve dinî bir delildir. Bir mes'ele hakkında Kitab ve Sünnette bulunan şer'î bir hükmü, aralarındaki illet ve sebeb benzerliğinden dolayı diğer bir mes'ele hakkında da vermektir.

Meselâ: Şarabın içilmesi haram olduğu, hem Kitab, hem de Sünnet ile sâbittir. Şarabın haram olma illeti sekr, yani, sarhoşluk vermesidir. O halde şarabın dışında sarhoşluk veren bütün alkollü maddelerin içilmesi de haram olmalıdır. Bu hüküm kıyâs yoluyla ortaya çıkmaktadır. Kıyâsı, ancak müctehid seviyesindeki din ve fıkıh âlimleri yapabilir.
  

İcmâ'-i Ümmet:

Bir asırda bulunan İslâm müctehidlerinin bir mes'ele üzerinde ictihad yoluyla verdikleri hükümlerinde ittifak etmelerine "İcmâ'-ı Ümmet" denir.

Hakkında icma' olan bir mes'ele, şüphesiz ki en kuvvetli bir mes'eledir.

İctihad Nedir?

İctihad, şer'î bir hükmü, şer'î delilinden çıkarmak için olanca ilmî kuvvetini sarfetmektir. İctihadı yapacak ilmî ehliyete sâhip olan kimseye müctehid denir.

İctihad yapabilmek için Kitabı, Sünneti, Kıyâs'ı, İcma'ı, bütün teferruatıyla ve incelikleriyle bilmek şarttır.

"Bir hâdisenin hükmü Kur'an ve Sünnette açıkça belirtilmemiş ise ictihâda gidilir. Yani, Kur'an ve Sünnet'in ışığı altında hükmünü çıkarmak için cehd ve gayret gösterilir. İctihad yüce dinimizin en büyük meziyyetlerinden biridir. İctihad sebebiyle hayat sahnesinde ortaya çıkan bütün hâdiselerin hükmü beyan edilir. Dînimizin her asrın bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir kabiliyete sahip olmasının sebeblerinden biri de budur."(Halil Günenç -Günümüz Mes'elelerine Fetvalar İkinci Bölüm)


Hz. Muaz, Medine'den ayrılacağı sırada Peygamber Efendimiz ona,

"Sana hâlli için herhangi bir dava getirildiği zaman nasıl ve neye göre hüküm verirsin?" diye sordu. 
Hz. Muaz,
"Allah'ın kitabındaki hükümlerle hüküm veririm." dedi. 

Resûl-i Ekrem Efendimiz,
"Eğer Allah'ın kitabında onunla ilgili bir hüküm bulamazsan neye göre hüküm verirsin?" diye sordu. 

Hz. Muaz,
"Resûlullahın sünnetine göre hüküm veririm." dedi. 

Resûl-i Ekrem Efendimiz bu sefer,
"Resûlullahın sünnetinde de onunla ilgili bir hüküm bulamazsan, ne yaparsın?" diye sordu. 

Hz. Muaz,
"O zaman, kendi görüşüme göre içtihad eder, hüküm veririm." dedi.

(Burada herkes kendi içtihat edemez. İslam alimlerinin içtihadı mezhep imamları burada kaynak oluşturuyor bize.)

Resûl-i Ekrem Efendimiz bundan son derece memnun oldu. Bu memnuniyetini şöyle ifade etti:
"Allah'a hamdolsun ki, Resûlullahın elçisini, Resûlullahın razı olduğu şeye muvaffak kıldı."


Resûl-i Ekrem Efendimizin, Hz. Muaz ile beraberinde gönderdiği Ebû Mûsa el-Eşarî'yi uğurlarken de son tavsiyesi şu oldu:
"Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz! Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilâfa düşmeyin!"

Peygamber Efendimiz (sav)den sonra Kur'an iki kapak arasında cem edildi. Din yayılmaya başlayınca harekelendirilmeye ihtiyaç duyuldu. Camilerin tabanı kum tavanı hurma liflerindendi minare yoktu. Bunlarda zamana duruma göre sonradan çıkan bidatlardir. Ama hepsi güzel ve İslamı daha güzel anlayıp yaşayabilmemiz için tamamlanmış özelliklerdir. Bizler ümmet olmayı böyle öğrendik kıyamete kadar da böyle gidecek inşAllah.

Bizler, İslâm âlimlerinin içtihatlarini goruyoruz. İslam'a hizmet edin, ayrılığa düşen değil birleştiren bir olun, cemaat olun prensibine göre hareket ediyoruz.
Mübarek gecelerde ibadetle meşgul olmayı "kandil gecelerinde yapılan amellerin, dinde çıkarılan bir sapıklık ve akılsızlıkdır." diyerek ümmeti cemaatten kopararak tek bırakıp, zayıf düşürmek ve ümmeti bölüp parçalamak isteyenleri kınıyoruz.
Bu vahhabi ve kafirin bir taktiğidir. Bizim, ümmet olarak birbirimize daha sıkı bağlanarak bir ve diri olmamız gerekir. 
Bir çok hadis siteleri de onlara hizmet etmektedirler. Lütfen Ehli Sünnet ve'l Cemaatten ayrılmayalım.. 
Okuduğumuz hadisler ümmeti delalete ayrılığa düşürüyorsa hiç itibar etmeyelim vesselam!

Emine Kaya Birinci bölüm..

Yorum Gönder

0 Yorumlar