Son yayınlar

6/recent/ticker-posts

Şanlıurfa Kadiri Asitane Tefsir Dersleri 2.Bölüm Kuranda Takva Nedir ? (2.bölüm)



Tefsirin birinci bölümü 

Furkan Suresi 70.ayeti kerimede



اِلَّا مَنْ تَابَ وَاٰمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَاُو۬لٰٓئِكَ يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّـَٔاتِهِمْ حَسَنَاتٍۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا

İllâ men tâbe ve âmene ve’amile ‘amelen sâlihan feulâ-ike yubeddilu(A)llâhu seyyi-âtihim hasenât(in)(k) vekâna(A)llâhu ġafûran rahîmâ(n)

Meâli: Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. 
Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Bu ayette de Allah kulun takvasını günahlarına kefaret eyler.

(ve yapanlar)وَعَمِلَ(ve iman edenler)وَاٰمَنَ(tevbe eden)تَابَ(kimseler)مَنْ(dışında)اِلَّا
(Allah)اللّٰهُ(değiştirecektir)يُبَدِّلُ(işte)فَاُو۬لٰٓئِكَ(faydalı)صَالِحًا
(ve Allah) وَكَان اللّٰهُ(iyiliklere)حَسَنَاتٍۜ(onların kötülüklerini)سَيِّـَٔاتِهِمْ
(çok esirgeyendir)رَح۪يمًا(çok bağışlayandır)غَفُورًا

وَيُعْظِمْ لَهُأَجْرًا Ecrini arttırır. (Ecrin azîm: Allâh-u Teâlâ'nın cenneti, rahmeti ve senin muvaffakiyetindir.

AYETİN TEFSİRİ SAFVETÜ'T-TEFASiR

اِلَّا مَنْ تَابَ وَاٰمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا:Ancak dünyada, samimi bir tevbe ile tevbe eden ve iyi amel işleyen hariç فَاُو۬لٰٓئِكَ يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّـَٔاتِهِمْ حَسَنَاتٍۜ İşte onlara Yüce Allah ahirette ikram edecek, kötülüklerin yerine iyilekler verecektir.
Hadiste şöyle buyrulmuştur: "Ben, en son Cennete girecek Cennet ehlini ve en son Cehennemden çıkacak Cehennem ehlini bilirim. Kıyamet günü kişi getirilir ve denilir ki: "Buna, küçük günahlarını gösterin; büyük günahlarını göstermeyin, önünden kaldırın." Bunun üzerine küçük günahları kendisine gösterilerek şöyle denilir: "Sen, falan, falan gün bu günahları işlemiştin" Kişi, "evet" der, inkar edemez. Büyük günahlarından dolayı da korkar. Ona denilir ki: "Senin her kötülüğün yerine sana bir iyilik verildi. Bunun üzerine kişi: "Ey Rabbim, burada göremediğim daha bazı şeyler de yapmıştım, der. Bu hadisi rivayet eden ravi der ki: Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.), azı dişleri görünecek derecede güldü.[Müslim, İman, 314.]
وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا Allah'ın bağışlaması çok, merhameti engindir.

BİR UYARI 
Kurtubi şöyle der: Yüce Allah, "Rahman'ın kullarını on bir hasletle niteledi. Bunlar, o kulların taşıdıkları güzel sıfatlarla, onların uzak kurduğu kötü sıfatlardır. Sıfatlar şunlardır: Alçak gönüllülük, yumuşak huyluluk, gece namazı kılma, Allah korkusu, israf ve cimrilik yapmama, şirkten uzak olma, zinadan ve adam öldürmeden uzak durma, tevbe, yalan söylemeden uzak durma, öğüt kabul etme ve Allah'a yakarma. Bundan sonra Yüce Allah onlara verilecek değerli mükafatları açıkladı ki o da Cennet makamlarının en yükseği ve en üstününü elde etmektir. Dünya evlerinin en yükseğine ğurfe denildiği gibi, Cennet makamlarının en yükseğine de ğurfe denir.


10. Takva, amellerin kabulüne sebeptir. Allah ancak muttakilerden kabul eder. 
Maide Suresi 5/27. ayeti, bu fazilete işaret eder.


قَالَ لَاَقْتُلَنَّكَۜ قَالَ اِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّٰهُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَ
kâle innemâ yetekabbelu(A)llâhu mine-lmuttekîn(e)
Meâli: Allah ancak muttakilerden kabul eder.

AYETİN TEFSİRİ SAFVETÜ'T-TEFASiR

قَالَ لَاَقْتُلَنَّكَۜ  "Andolsun seni öldüreceğim" dedi. Habil: Niçin diye sordu. Kabil: "Çünkü senin kurbanın kabul edildi, benim ki kabul edilmedi" dedi. Bunun üzerine Habil şöyle dedi: "Bunda benim günahım ne?
قَالَ اِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّٰهُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَ  Allah ancak Rabbin'den korkanların ve niyeti samimi olanların kurbanını kabul eder". 
Beyzavi şöyle der: Kabil, Habil' in kurbanının kabul edilmesini aşırı derecede kıskandığı için onu ölümle tehdit etti. Habil ona cevap olarak: "Başına bunun gelmesine, takvayı terk etmek sûretiyle sen kendin sebep oldun. Yoksa bunlar senin başına benim yüzümden gelmedi" dedi. Bu, taatın, ancak Allah'tan korkan mü'min bir kuldan kabul edileceğini göstermektedir.[Beyzavi, S.149]


11. Takva, kurtuluşa sebeptir. Allah’tan takva edin, umulur ki felaha kavuşursunuz.
Al-i İmran Suresi 3/130.ayeti, bu fazilete işaret eder.


وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَۚ
vettekû(A)llâhe le’allekum tuflihûn(e)
Meâli: Allah’tan takva edin, umulur ki felaha kavuşursunuz.

AYETİN TEFSİRİ SAFVETÜ'T-TEFASiR

وَاتَّقُوا اللّٰهَ Allah'ın yasakladığını terk ederek O'nun azabından korununuz ki, 
لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَۚ Kurtuluşa erenlerden olasınız.


12. Takva, müjdeye nail olmaya sebeptir. Onlar ki iman etmişler ve takva sahipleridir. 
Yunus suresi 10/63.ayeti kerime


اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَۜ
Elleżîne âmenû vekânû yettekûn(e)
Meâli: Onlar ki iman etmişler ve takva sahipleridir.

AYETİN TEFSİRİ SAFVETÜ'T-TEFASiR

اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَۜ:Onlar Allah ve Rasulüne inananlardır. Onlar Rabblerinin emirlerine sarılmak ve yasaklarından kaçınmak suretiyle O'ndan korkarlar. Allah'ın dostu, takva sahibi olan mü'mindir. Hadiste şöyle buyurulmuştur: 
"Allah'ın öyle kulları vardır ki, onlar ne peygamberdir, ne şehit. Ancak onların Allah katındaki makamlarından dolayı, kıyamet günü, peygamberler ve şehitler onlara imrenirler." 
Ashab: "Ya Rasulallah! Onlar kimlerdir? Ne amel işlemişlerdir? Bize bildir de biz de onları sevelim" dediler. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: 
"Onlar aralarında bir akrabalık bulunmamasına ve birbirlerine verecek malları olmamasına rağmen Allah için birbirlerini seven topluluktur. Allah'a yemin ederim ki, onların yüzleri nurdur. Onlar nurdan tahtlar üzerindedir. İnsanlar korktuğu zaman onlar korkmazlar ve insanlar üzüldüğü zaman onlar üzülmezler". 
Sonra Rasulullah (s.a.v.) اَلَٓا اِنَّ اَوْلِيَٓاءَ اللّٰهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚYunus suresi 10/62.ayetini okudu.[Taberi, 11/132]

13. Dünya hayatında ve ahirette takva sahipleri için müjdeler vardır. 
Yunus Suresi 10/64) ayeti, bu fazilete işaret eder.


لَهُمُ الْبُشْرٰى فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَفِي الْاٰخِرَةِۜ
Lehumu-lbuşrâ fî-lhayâti-ddunyâ vefî-l-âḣira(ti)(c)
Meâli: Dünya hayatında ve ahirette takva sahipleri için müjdeler vardır. 
(Dünyada sadık rüyalar, keşifler, kerametler Allah dostlarının elinden meydana getirir. 
Ahirette de onlar için müjdeler vardır.)


AYETİN TEFSİRİ SAFVETÜ'T-TEFASiR

لَهُمُ الْبُشْرٰى فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَفِي الْاٰخِرَةِۜ:Hem dünyada hem de ahirette onları sevindirecek şeyler vardır. Çünkü melekler ölüm anında onlara Allah'ın rızasını ve rahmetini [Bazı tefsircilere göre, dünyadaki müjde mü'minin göreceği veya ona gösterilen "doğru rüya"dır. Bu husus, Hakim'in rivayet ettiği bir hadiste bildirilmiştir. Taberi, müıdenin doğru rüya ve ölüm anında meleklerin müjdesi ile gerçekleşeceği görüşünü tercih eder.] ahirette ise Cennet nimetini ve büyük kazancı müjdelerler. Nitekim bir ayet-i kerimede Yüce Allah şöyle buyurmuştur: (Fussilet Suresi 30.ayeti kerime)
اِنَّ الَّذ۪ينَ قَالُوا رَبُّنَا اللّٰهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلٰٓئِكَةُ اَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّت۪ي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ
Meali şerifi "Şüphesiz Rabbimiz Allah' tır, deyip sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara, "korkmayın, üzülmeyin, size vadedilen Cennetle sevinin!" derler.
لَا تَبْد۪يلَ لِكَلِمَاتِ اللّٰهِۜ (Meali şerifi) Allah'ın vaadi değişmez. 
ذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُۜİşte bu öyle bir kazançtır ki, ondan daha öteye bir kazanç yoktur. Bu, eşi ve benzeri olmayan bir gayeyi elde etmektir.[yunus suresi 10/64]


14. Takva, cennette hususi bir makama sahip olmaya sebeptir. Şüphesiz muttakiler için Rablerinin indinde Naim cennetleri vardır. 
Kalem Suresi 68/34.ayet-i kerimesi bu fazilete işaret eder.

اِنَّ لِلْمُتَّق۪ينَ عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتِ النَّع۪يمِ

İnne lilmuttekîne ‘inde rabbihim cennâti-nna’îm(i)
Meâli: Şüphesiz muttakiler için Rablerinin indinde Naim cennetleri vardır.


AYETİN TEFSİRİ SAFVETÜ'T-TEFASiR

اِنَّ لِلْمُتَّق۪ينَ عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتِ النَّع۪يمِ:Takva sahipleri için ahirette bağlar ve bahçeler vardır. Orada halis ve saf nimetten başka bir şey yoktur. Dünyada olduğu gibi o nimetin tadını kaçırıp bulandıracak herhangi bir şey yoktur.



15. Takva, cehennemden kurtuluşa sebeptir. Sonra biz takva sahiplerini kurtarırız. 
Meryem Suresi, 19/72.ayet-i kerimesi bu fazilete işaret eder.

ثُمَّ نُنَجِّي الَّذ۪ينَ اتَّقَوْا وَنَذَرُ الظَّالِم۪ينَ ف۪يهَا جِثِيًّا
Śumme nuneccî-lleżîne-ttekav veneżeru-zzâlimîne fîhâ ciśiyyâ(n)
Meâli: Sonra biz takva sahiplerini kurtarırız.

TAKVA İLE İLGİLİ HADİSİ ŞERİFLER


Efendimiz bir hadisinde takvayı şöyle anlatır:
Riyazus Salihin, 71 Nolu Hadis
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

: عَنْ أبي سَعيدٍ الْخُدْرِيِّ رضي اللَّه عنه عن النبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « إنَّ الدُّنْيا حُلْوَةٌ خضِرَةٌ ، وإنَّ اللَّهَ مُسْتَخْلِفُكُمْ فِيهَا . فينْظُر كَيْفَ تَعْمَلُونَ . فَاتَّقوا الدُّنْيَا واتَّقُوا النِّسَاءِ. فَإِنَّ أَوَّلَ فِتْنةِ بَنِي إسْرَائيلَ كَانَتْ في النسَاء » رواه مسلم.

“Dünya tatlı, göz kamaştırıcı ve çekicidir. Allah onu sizin kullanmanıza verecek ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyaya aldanmaktan sakının. Kadınlara kapılmaktan korunun. Çünkü İsrailoğulların da ilk fitne kadınlar yüzünden çıkmıştır.”[Müslim, Zikir 99. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 26; İbni Mâce,Fiten 19]

عَنْ أبي سَعيدٍ الْخُدْرِيِّ رضي اللَّه عنه Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre

عن النبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قالNebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

إنَّ الدُّنْيا حُلْوَةٌ Dünya tatlıdır.

خضِرَةٌ Göz kamaştırıcı ve çekicidir.

وإنَّ اللَّهَ مُسْتَخْلِفُكُمْ فِيهَا Allah onu sizin kullanmanıza verecek,

فينْظُر كَيْفَ تَعْمَلُونَ Nasıl davranacağınıza bakacaktır.

فَاتَّقوا الدُّنْيَا Dünyaya aldanmaktan sakının.

واتَّقُوا النِّسَاءِ Kadınlara kapılmaktan korunun.

فَإِنَّ أَوَّلَ فِتْنةِ بَنِي إسْرَائيلَ كَانَتْ في النسَاء 

Çünkü İsrailoğulların da ilk fitne kadınlar yüzünden çıkmıştır.

Başka bir hadiste efendimiz en şerefli insan takvalı olandır der ve şöyle izah eder.

Ebû Hüreyre (r.a.) der ki: Peygamber Efendimiz’e:

“–Ey Allah’ın Resûlü! İnsanların en keremlisi (hayırlısı, şereflisi ve değerlisi) kimdir?” diye soruldu. 
Resûlullah:

“–
اكرم النا س اتقاهم En çok takvâ sahibi olanlarıdır” buyurdu.[Buhârî, Enbiyâ, 8, 14, 19; Menâkıb, 1; Tefsîr, 12/2; Müslim, Fedâil, 168]

Efendimiz veda hutbesinde bize takvayı şöyle emreder,

عنْ أبي أُمَامَةَ صُدَيَّ بْنِ عَجْلانَ الْباهِلِيِّ رضي اللَّهُ عنه قال: سَمِعْتُ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَخْطُبُ في حَجَّةِ الْودَاع فَقَالَ : « اتَّقُوا اللَّه ، وصَلُّوا خَمْسكُمْ ، وصُومُوا شَهْرَكمْ ، وأَدُّوا زكَاةَ أَمْوَالِكُمْ ، وَأَطِيعُوا أُمَرَاءَكُمْ ، تَدْخُلُوا جَنَّةَ رَبِّكُمْ 

Ebû Ümâme Sudayy İbni Aclân el-Bâhilî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i Vedâ hutbesi’nde şöyle buyururken dinledim demiştir:

"Allah’tan korkunuz. Beş vakit namazınızı kılınız. Ramazan orucunuzu tutunuz. Mallarınızın zekâtını veriniz. Yöneticilerinizeitaat ediniz! (Bu takdirde doğruca) Rabbinizin cennetine girersiniz.” [Tirmizî, Cum’a 80]

عنْ أبي أُمَامَةَ صُدَيَّ بْنِ عَجْلانَ الْباهِلِيِّ رضي اللَّهُ عنه قال:Ebû Ümâme Sudayy İbni Aclân el-Bâhilî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre,

 سَمِعْتُ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَخْطُبُ في حَجَّةِ الْودَاع فَقَالَ :  Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i Vedâ hutbesi’nde şöyle buyururken dinledim demiştir:

اتَّقُوا اللَّه Allah’tan korkunuz.

وصَلُّوا خَمْسكُمْBeş vakit namazınızı kılınız.

وصُومُوا شَهْرَكمْRamazan orucunuzu tutunuz.

وأَدُّوا زكَاةَ أَمْوَالِكُمْMallarınızın zekâtını veriniz.

وَأَطِيعُوا أُمَرَاءَكُمْ Yöneticilerinizeitaat ediniz!

تَدْخُلُوا جَنَّةَ رَبِّكُمْ (Bu takdirde doğruca)Rabbinizin cennetine girersiniz.”


Bir hadiste efendimiz takvayı bir sınıra benzetiyor ve şöyle vasfediyor:

«إنَ الْحَلاَلَ بَيِّنٌ وَإِنَّ الْحَرَامَ بَيِّنٌ وَبَيْنَهُمَا مُشْتَبِهَاتٌ لاَ يَعْلَمُهُنَّ كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ فَمَنِ اتَّقَى الشُّبُهَاتِ اِسْتَبْرَأَ لِدِينِهِ وعِرْضِهِ وَمَنْ وَقَعَ فِي الشُّبُهَاتِ وَقَعَ فِي الْحَرَامِ كَالرَّاعِي يَرْعَى حَوْلَ الْحِمَى يُوشِكُ أَنْ يَرْتَعَ فِيهِ، أَلَا وَإِنَّ لِكُلِّ مَلِكٍ حِمًى، أَلاَ وَإِنَّ حِمَى اللّٰهِ مَحَارِمُهُ، أَلَا وَإِنَّ فِي الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُهُ، أَلَا وَهِيَ الْقَلْبُ».



Nu’mân İbni Beşîr radıyallahu anhümâ Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi:

“Helâl olan şeyler belli, haram olan şeyler bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helâl mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır.

Şüpheli konulardan sakınanlar, dinini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli konulardan sakınmayanlar ise harama düşer. Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arâzinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu arâziye girme tehlikesi vardır.

Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arâzisi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak arâzisi de haram kıldığı şeylerdir.

Dikkat edin! Cesette bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalbdir.”


[Buhârî, Îmân 39, Büyû’ 2; Müslim, Müsâkat 107, 108. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Büyû’ 3; Tirmizî, Büyû’ 1; Nesâî, Büyû’ 2, Kudât 11; İbni Mâce, Fiten 14]

إنَ الْحَلاَلَ بَيِّنٌ “Helâl olan şeyler belli,
وَإِنَّ الْحَرَامَ بَيِّنٌ haram olan şeyler bellidir.
وَبَيْنَهُمَا مُشْتَبِهَاتٌBu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helâl mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır.
لاَ يَعْلَمُهُنَّ كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ İnsanların çoğu o şüphelileri bilmezler.
فَمَنِ اتَّقَى الشُّبُهَاتِ Şüpheli konulardan sakınanlar,
اِسْتَبْرَأَ لِدِينِهِ وعِرْضِهِ dinini ve ırzını korumuş olur. (Mesela mahallede düğün var oradan geçerken gözün harama bulaşabilir. Diğer taraftan dolaşırsan şüpheli yerden uzaklaşmış olursun.)
وَمَنْ وَقَعَ فِي الشُّبُهَاتِ Şüpheli konulardan sakınmayanlar ise
وَقَعَ فِي الْحَرَامِ Harama düşer.
كَالرَّاعِي يَرْعَى حَوْلَ الْحِمَى يُوشِكُ أَنْ يَرْتَعَ فِيهِ Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arâzinin etrafında otlatan çoban gibi ki,
أَلَا وَإِنَّ لِكُلِّ مَلِكٍ حِمًىDikkat edin! Her melikin (padişahın) girilmesi yasak bir sınırı vardır.
أَلاَ وَإِنَّ حِمَى اللّٰهِ مَحَارِمُهُ Dikkat edin, Allâh-u Teâlâ'nın da sınırları haram kıldığı şeylerdir.
أَلَا وَإِنَّ فِي الْجَسَدِ مُضْغَةً Dikkat edin! Cesette bir et parçası vardır.
إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُEğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur.
وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُهُEğer o bozulursa, bütün vücut bozulur.
أَلَا وَهِيَ الْقَلْبُ Dikkat edin! O et parçası kalptir.
**

Hz. Ömer, bir gün Übey bin Kâ’b Hazretlerine takvânın ne olduğunu sormuştu. Übey (r.a.) da ona:


“–Sen hiç dikenli bir yolda yürüdün mü ey Ömer?” diye sordu. Hz. Ömer:

“–Evet, yürüdüm” karşılığını verince bu sefer Übey (r.a.):

“–Peki, ne yaptın?” diye sordu. Hz. Ömer:

“–Elbisemi topladım ve dikenlerin bana zarar vermemesi için bütün dikkatimi sarf ettim” cevabını verdi. Bunun üzerine Übey bin Kâ’b (r.a.):
“–İşte takvâ budur” dedi. [İbni Kesîr, Tefsîr, I, 42]


Degerli kardeşlerim : “Allahu Teala takvalı olan kişiyi sever. Sevap verir, takvalı olan kişi Allah Teala’nın haram ettiği içkiden, kumardan, zinadan, yalandan, faiz yemekten, haksız yere başkasının malını yemekten, iftira etmek, haram bakışlardan ve diğer fuhşiyatlardan uzak durur.
**

“Takvalı kişi Allahu Teala’nın emrettiği namazı, orucu, haccı, zekatı, kelime-i şahadeti yerine getirir ve Salih amellerle meşgul olur."

“Peygamberimiz (S.a.v.) şöyle buyurdu: "İnsanların en kıymetlisi ve faziletlisi takvalı olanlardır. Allah Teala’nın yüce emirlerini yerine getiren yasak ettiği haramları terk eden kişi faziletli insandır."

Cenab-ı Hak bizleri takva sahibi kılsın ve bu faziletlere nail eylesin. Âmin!
SEYDA ŞEYH AHMED EL KÂDİRİ


 

Yorum Gönder

0 Yorumlar