Son yayınlar

6/recent/ticker-posts

Tevbe ile ilgili bir kaç hadis Arapça Türkçe

 



BİR HADİSİ ŞERİF
 TEVBE

İbni Yesâr el-Müzenî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Allah'a tövbe edip ondan af dileyiniz. Zira ben ona günde yüz defa tövbe ederim.”

Müslim, Zikir 42. Ayrıca Ebû Dâvûd, Vitir 26; İbni Mâce, Edeb 57

Diğer bir rivayette ise:

عن أبي هريرة -رضي الله عنه- قال: سمعت رسول الله -صلى الله عليه وسلم- يقول: 
«وَاللهِ إني لأَسْتَغْفِرُ اللهَ وأَتُوبُ إليهِ في اليومِ أَكْثَرَ من سَبْعِينَ مَرَّةً».
[صحيح] - [رواه البخاري.]
المزيــد ...


Ebu Hureyre –radıyallahu anh-’tan merfû olarak rivayet edilen bir hadis-i şerife göre Peygamberimiz –sallallahu aleyhi ve sellem-
«Vallahi ben Allah'a günde yetmiş defadan çok istiğfar ediyorum.» buyurarak bize örnek oluyor.
Allah'a şirk ve kul hakkı hariç Allah'ın rahmetinden ümit kesilmez.

Başka bir hadisi şerifte

« كان فِيمنْ كَانَ قَبْلكُمْ رَجُلٌ قتل تِسْعةً وتِسْعين نفْساً ، فسأَل عن أَعلَم أَهْلِ الأَرْضِ فدُلَّ على راهِبٍ ، فَأَتَاهُ فقال : إِنَّهُ قَتَل تِسعةً وتسعِينَ نَفْساً ، فَهلْ لَهُ مِنْ توْبَةٍ ؟ فقال : لا فقتلَهُ فكمَّلَ بِهِ مِائةً ثمَّ سألَ عن أعلم أهلِ الأرضِ ، فدُلَّ على رجلٍ عالمٍ فقال: إنهَ قَتل مائةَ نفسٍ فهلْ لَهُ مِنْ تَوْبةٍ ؟ فقالَ: نَعَمْ ومنْ يحُولُ بيْنَهُ وبيْنَ التوْبة ؟ انْطَلِقْ إِلَى أَرْضِ كذا وكذا ، فإِنَّ بها أُنَاساً يعْبُدُونَ الله تعالى فاعْبُدِ الله مَعْهُمْ ، ولا تَرْجعْ إِلى أَرْضِكَ فإِنَّهَا أَرْضُ سُوءٍ ، فانطَلَق حتَّى إِذا نَصَف الطَّريقُ أَتَاهُ الْموْتُ فاختَصمتْ فيهِ مَلائكَةُ الرَّحْمَةِ وملاكةُ الْعَذابِ . فقالتْ ملائكةُ الرَّحْمَةَ : جاءَ تائِباً مُقْبلا بِقلْبِهِ إِلى اللَّهِ تعالى ، وقالَتْ ملائكَةُ الْعذابِ : إِنَّهُ لمْ يَعْمَلْ خيْراً قطُّ ، فأَتَاهُمْ مَلكٌ في صُورَةِ آدمي فجعلوهُ بيْنهُمْ أَي حكماً فقال قيسوا ما بَيْن الأَرْضَين فإِلَى أَيَّتهما كَان أَدْنى فهْو لَهُ، فقاسُوا فوَجَدُوه أَدْنى إِلَى الأَرْضِ التي أَرَادَ فَقبَضْتهُ مَلائكَةُ الرَّحمةِ » متفقٌ عليه.



Ebû Saîd Sa`d İbni Mâlik İbni Sinân el-Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

كان فِيمنْ كَانَ قَبْلكُمْ رَجُلٌ قتل تِسْعةً وتِسْعين نفْساً Vaktiyle doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı.
Bu zât: فسأَل عن أَعلَم أَهْلِ الأَرْضِ yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu sordu.
 فدُلَّ على راهِبٍ Ona bir râhibi gösterdiler.

فَأَتَاهُ فقال Bu adam râhibe giderek:

-
 إِنَّهُ قَتَل تِسعةً وتسعِينَ نَفْساً ، فَهلْ لَهُ مِنْ توْبَةٍ ؟  Doksan dokuz adam öldürdüm. Tövbe etsem kabul olur mu? Diye sordu.

Râhip:

-
 فقال : لا Hayır, kabul olmaz, deyince
 فقتلَهُ فكمَّلَ بِهِ مِائةً onu da öldürdü. Böylece öldürdüğü adamların sayısını yüz’e tamamladı. ثمَّ سألَ عن أعلم أهلِ الأرضِ Sonra yine yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu.
 فدُلَّ على رجلٍ عالمٍ فقال Ona bir âlimi tavsiye ettiler. Onun yanına giderek:
 إنهَ قَتل مائةَ نفسٍ فهلْ لَهُ مِنْ تَوْبةٍ ؟  Yüz kişiyi öldürdüğünü söyledi; tövbesinin kabul olup olmayacağını sordu.

Âlim:
فقالَ: نَعَمْ ومنْ يحُولُ بيْنَهُ وبيْنَ التوْبة ؟ Elbette kabul olur. İnsanla tövbe arasına kim girebilir ki!
انْطَلِقْ إِلَى أَرْضِ كذا وكذا (Rivayetlerde Basra tarafını tavsiye etmiş)Sen falan yere git.

 فإِنَّ بها أُنَاساً يعْبُدُونَ الله تعالى فاعْبُدِ الله مَعْهُمْ Orada Allah Teâlâ’ya ibadet eden insanlar var. Sen de onlarla birlikte Allah’a ibadet et.

 ولا تَرْجعْ إِلى أَرْضِكَ فإِنَّهَا أَرْضُ سُوءٍ Sakın memleketine dönme. Zira orası fena bir yerdir, dedi.
فانطَلَق حتَّى إِذا نَصَف الطَّريقُ أَتَاهُ الْموْتُ Adam, denilen yere gitmek üzere yola çıktı. Yarı yola varınca eceli yetti.
 فيهِ مَلائكَةُ الرَّحْمَةِ وملاكةُ الْعَذابِ Rahmet melekleriyle azap melekleri o adamı kimin alıp götüreceği konusunda tartışmaya başladılar.
فقالتْ ملائكةُ الرَّحْمَةَ Rahmet melekleri:
جاءَ تائِباً مُقْبلا بِقلْبِهِ إِلى اللَّهِ تعالى O adam tövbe ederek ve kalbiyle Allah’a yönelerek yola düştü, dediler.

 وقالَتْ ملائكَةُ الْعذابِ Azap melekleri ise: 
إِنَّهُ لمْ يَعْمَلْ خيْراً قطُّ  O adam hayatında hiç hayırlı amel işlemedi ki, dediler.

 فأَتَاهُمْ مَلكٌ في صُورَةِ آدمي Bu sırada insan kılığına girmiş bir melek çıkageldi.

 فجعلوهُ بيْنهُمْ أَي حكماً  Melekler onu aralarında hakem tayin ettiler.

Hakem olan melek:
 فقال قيسوا ما بَيْن الأَرْضَين Geldiği yerle gittiği yeri ölçün.

 فإِلَى أَيَّتهما كَان أَدْنى فهْو لَهُ Hangisine daha yakınsa, adam o tarafa aittir, dedi.
فقاسُوا  Melekler iki mesâfeyi de ölçtüler.
فوَجَدُوه أَدْنى إِلَى الأَرْضِ Gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler.
 التي أَرَادَ فَقبَضْتهُ مَلائكَةُ الرَّحمةِ  Bunun üzerine onu rahmet melekleri alıp götürdü. (Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Tevbe 46, 47, 48)


Kuddusi hz. bir ilahisinde ne kadar güzel ifade eder.

Ey rahmeti bol padişah cürmüm ile geldim sana
Ben işledim hadsiz günah cürmüm ile geldim sana
Senin adın Gaffar iken Ayıb örtücü Settar iken
Kime gidem Sen var iken cürmüm ile geldim sana..
İsyanda Kuddûsî şedid, Kullukda bir battal pelid
Der kesmeyüp Sen’den ümid, cürmüm ile geldim sana

Allah'ım cümlemizi affeyle kapından elleri boş yüzü kara çevirme. Amin amin..
  

Yorum Gönder

0 Yorumlar